Bir Çelebi Masalı

Image
  • 26 Şubat

Bir varmış bir yokmuş… Dünyanın hali pek çokmuş. İyilikler, kötülükler, salgınlar hep bir arada yaşanıyormuş. Tüm bu cümbüşün içinde, Kasım 2020’de Dünya’ya bir Çelebi düşmüş. Bu çelebi geçmişte yaşamış çelebilerin 10. kuşaktan torunuymuş fakat dedelerinin hepsini hatırlamıyormuş. Zaman farklı bir zaman, insanlar farklı insanlarmış. Okullar yeni, aletler yeni, sınırlar farklıymış.

 Çelebi, yeni ve umut dolu bir masalın inatçı ve çalışkan kahramanı olacakmış. Önce afallamış. Uzun uzun düşünmüş. Ben kimim diye sormuş kendine. Ben ne yapabilirim? Sonra düşmüş yola. Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Derken karşısına bir imam hatip çıkıvermiş. Bismillah demiş, girmiş içeri ve başlamış çalışmaya. Yabancı dil öğrenmekle başlamış Çelebi. Biliyormuş; bu dille sınırları aşabilir, çok güzel işlere imza atabilir, İslam’ın evrensel mesajını dünyaya yayabilirmiş. Sonra arkadaşlar edinmiş, kendisi gibi Çelebi arkadaşlarmış bunlar. Üniversiteli liderlerle tanışmış. Hepsi bir keşif yolculuğundaymış.

Tanıştığı ablaları, abileri ve arkadaşları sayesinde daha da şevke gelen Çelebi, geçmişini öğrenmek için okulunun kütüphanesine gitmeye karar vermiş. Kütüphanede işine yarayabilecek kitapları incelerken atalarından biri olan Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sini görmüş. Bu kitap ilgisini çekmiş ve alıp incelemeye karar vermiş. Ancak kitabı eline aldığında içine doğan bir hisle kitabın kapağını açıp 3 kere “Çelebi” demesi ve yüzlerce yıl önceye seyahat etmesi bir olmuş. Kendini bir anda Galata Kulesi’nde bulmuş. Çelebi aniden neye uğradığını ve ne yapacağını şaşırmışken karşısında Hezarfen Ahmet Çelebi’yi görmüş ve kucağına atlayıvermiş. Hezarfen Ahmet Çelebi, aniden kucağına atlayan torununu kanatlarının altına almış ve birlikte Ertuğrul Tekke Camii’ne gitmişler. Tekkeye vardıklarında Çelebi, tüm atalarının bir masanın etrafında “8. Çelebi Kuşaklar Toplantısı” yaptığını görmüş ve son kuşak çelebileri temsil pozisyonunda bu toplantıya katılmış. Toplantıdan sonra atalarına merak ettiği, aklına takılan şeyleri soran Çelebi; geçmişini, benliğini ve amacını daha iyi anlamış bir şekilde yolculuğunu tamamlayıp gözlerini tekrardan kütüphanede açmış. Bu saatten sonra Çelebi, artık benliğine kavuşmuş ve uğruna çabalayacak bir gayeye sahip olduğu için temsil pozisyonunun kıymetinin daha da farkına varmış. Bu düsturla canla başla çalışan Çelebi, öğrendiği bu bilgileri arkadaşlarından başlayarak tüm çevresine yaymaya başlamış.

Bu Çelebi masalı başlarken gökten üç elma düşmüş: biri bu masal dinleyenlerin başına, biri masalı anlatanın başına, diğeri de yeni nesil Çelebilerin başına….

Yazan: Çelebi Öğrencileri 

İlüsturasyon: Beyza Nur Şahin, Çelebi III. Kademe